2025 İlk Çeyreğinde Dünya Ekonomisinde Kırılganlıklar ve Türkiye'nin Durumu
2025’in ilk çeyreği, dünya ekonomisinin kırılganlığının iyice yüzeye çıktığı bir dönem oldu. ABD ekonomisi, yılın ilk çeyreğinde yalnızca yüzde 0,4 yıllıklandırılmış büyüme kaydetti. Bu oran, son üç yılın en zayıf performansı olarak kayıtlara geçti. Tüketici harcamalarının yavaşlaması ve ithalatın öne çekilmesiyle ticaret açığı büyüdü. İstihdam piyasasında 130 bin kişilik artış öngörülürken, işsizlik oranı yüzde 4,2 seviyesinde sabit kaldı.
Bu hafta açıklanacak işsizlik verileri, piyasalara nasıl sinyaller verecek merak konusu. Öte yandan, ABD’nin tüm ticaret ortaklarına önerdiği yüzde 10 temel tarife ve Çin’e yönelik sınırsız ek vergi tehdidi, küresel ekonomide şok dalgası yarattı. Piyasalar, bu belirsizlikle bekle gör moduna geçti. IMF, bu ortamda klasik tahminleri bırakıp “referans senaryo” sunmak zorunda kaldı.
ABD Ekonomisindeki Düşüş ve Küresel Etkileri
Bloomberg Economics’e göre, ABD büyümesi yılın ilk üç çeyreğinde yüzde 1’in altında kalacak. Küresel ticaret hacminde daralma riski belirginleşti. Çin’in ABD’ye ihracatında orta vadede yüzde 80’lik düşüş riski senaryolarda yer alıyor. Avrupa’da enflasyon yüzde 2,1 seviyesine gerilerken, büyüme yüzde 0,2 civarında kalacak.
IMF uzmanları, olası riskler zincirini şöyle sıralıyor: Ticaret savaşlarının tırmanması, varlık fiyatlarında düşüş, borçlanma maliyetlerinde artış ve bölgesel büyüme dengesizliklerinin derinleşmesi. Bu sarmalın doğru yönetilememesi halinde, küresel çapta bir durgunluk veya finansal kriz tetiklenebileceği uyarısı yapılıyor.
Türkiye'nin Ekonomik Durumu ve Stratejileri
Türkiye, dengeli adımlarla ilerliyor. IMF’ye göre Türkiye 2025’te yüzde 3 büyüyecek. Enflasyonun yüzde 37’ye gerilemesi beklenirken, TCMB’nin politika faizi son toplantıda yüzde 46 seviyesine çıkarıldı. Cari açık ise yüzde 3,5 GSYİH seviyesine gerilemesi bekleniyor. İhracatın önemli bölümünü gerçekleştirdiğimiz Avrupa’daki yavaşlama, Türkiye’nin dış ticaret kanallarını baskılayabilir.
Bu nedenle ihracat pazarlarının çeşitlendirilmesi ve üretkenliği artıracak yapısal adımlar kritik önem taşıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye’nin kalkınma finansmanında önemli bir başarıya imza attığını açıkladı. Önümüzdeki üç yılda Dünya Bankası, IFC, EBRD, AIIB, IsDB ve Avrupa Yatırım Bankası’ndan toplam yaklaşık 41 milyar dolar uzun vadeli ve düşük maliyetli proje finansmanı sağlanacağı belirtildi.
ABD ile Ekonomik İş Birliği ve Borsa İstanbul
Türkiye, ABD ile ekonomik iş birliğini derinleştiriyor. 25 Nisan 2025 tarihinde, ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick ve ABD Ticaret Temsilcisi Büyükelçi Jamieson Greer ile yapılan çevrimiçi görüşmede, 100 milyar dolarlık yıllık ticaret hacmi hedefi bir kez daha teyit edildi. Enerji, kimya, otomotiv, tekstil-hazır giyim, tarım, dijital ekonomi ve altyapı gibi sektörlerde iş birliğinin artırılması kararlaştırıldı.
Borsa İstanbul, küresel türbülansın gölgesinde direnç arayışında. Yılın ilk çeyreğinde BIST 100 endeksi, global dalgalanmalara rağmen sınırlı bir direnç gösterdi. Ancak volatilite arttı. Yabancı yatırımcı ilgisi, yüksek faiz ortamı ve İBB Başkanı İmamoğlu’na yönelik tutuklama kararı nedeniyle sınırlı kaldı. Bankacılık endeksi, yüksek enflasyonla mücadele sürecine ve sıkı para politikalarına duyarlı bir seyir izliyor.
Sonuç ve Gelecek Beklentileri
Sonuç olarak; ABD’nin öngörülemez ticaret politikası, dünya genelinde ciddi kırılganlıklar yaratıyor. Ancak Türkiye; güçlü para politikası duruşu, dış kaynak çeşitlendirme stratejisi ve diplomatik açılımlarıyla bu türbülansı fırsata çevirebilir. Önümüzdeki altı ay; ABD-Çin müzakerelerinin seyri, Avrupa büyüme görünümü, Fed’in faiz patikası ve Türkiye’nin içindeki yapısal reformları ekonomik dayanıklılığımızı belirleyecek.
Türkiye, doğru adımlarla bu fırtınadan güçlenerek çıkabilir. Ekonomik istikrar için atılacak adımlar, piyasalardaki belirsizlikleri azaltabilir ve Türkiye’nin uluslararası arenada daha güçlü bir konum elde etmesine yardımcı olabilir.